Zaman

Zaman

Yazar: Muhammed Enes Özcan | Tarih: 30 Kasım 2025


 

Sahi biz çocukken tatillerimiz daha uzun geçerdi, büyüdükçe daha yavaş geçmeye başladı, daha da büyüdükçe tatilimiz başladı ve şıp diye bitiverdi. Bu hızlanmanın sebebi neydi acaba?

İnsan bir şeyler öğrendikçe beyninin bunu hazmetmesi gerekir, bu bir süreç ister. Örneğin; bir bebek hayata dair birçok bilgiyi ilk defa öğreniyor, bebeğin beyninin bunu işlemesi belirli bir zaman alır, belki bir şeyi 10 defa sorar ebeveynlerine. Beynimizdeki sıra dışı faaliyetler arttığı zaman birim zamanda yapması gerekenler artar yani zaman beyin için genişler. Büyüdükçe öğrenmemiz azalır ve birçok gündelik tercihlerimiz refleks haline gelmiş olur. Örneğin evden çıkarken kapının kilitlenmesi, yatmadan önce dişimizi fırçalamak, otobüse bineceğimiz zaman gideceğimiz durağa yürümek vb. Bu eylemleri yaparken düşünmeyiz çünkü bunlar refleks haline gelmiştir. Yani beynimiz bunlar için olağanüstü bir işleme ve enerji harcamaz. Beynimiz rolantide çalışsa dahi bu eylemler gerçekleşebilir. İşte bundan dolayı biz büyüdükçe zaman bizim için daha hızlı akmaya başlar çünkü öğrendiklerimizin miktarı ve kapasitesi azalır. Peki bunu nereye kadar sürdürebiliriz, yani nereye kadar hala zamanı kendimiz için genişletebiliriz. Sürekli öğrenebilir miyiz veya sürekli yeni şeyler tecrübe edebilir miyiz? Peki insanlar eskiden de bu kadar statik bir hayat mı yaşıyordu ya da sürekli bir dinamizm mi vardı hayatlarında? Lisanstayken bir anım vardır; Age of Empires III oynarken 4 arkadaş, normalde olması gereken 2 – 2 şeklinde bir dağılımdır fakat bir arkadaşımız tek başına 3 kişilik oynadığı için, durum 3-1 şeklindeydi. Sonra bunu hayatımın merkezi haline getirmeye çalıştım. Tek kişi olabilirsin ama 3 kişilik savaşabilirsin bu hayatta. Yani birim zamanda birden fazla kişilik iş yaparsan zaman genişlemesini sürdürülebilir kılabilirsin. Bunun için peki ne yapmak gerekiyor? Lisans, yüksek lisans, doktora, doktora sonrası araştırmacı olmak. Bunlar belirli bir yere kadar sizi tatmin ediyor, derinleştikçe anlıyoruz ki ben çok da bir şey bilmiyorum. Her bir derinleşmede bu daha da çarpıcı oluyor. Bu duvara toslama etkisinin oluşturduğu merak, bilinmezlik ve an olarak kaybolmuşluk ile bu daha fazla bir itici güç oluyor, daha çok araştırma yapmak mecburiyetindeyim, şunları da tecrübe etmem lazım.

Zaman, beşeri varlıklar için var olan, bizim tanımladığımız bir kavram. Allah için zaman diye bir kavram yok, Onun için geçmiş, gelecek ve şimdi aynı anda.

Her cismin aslında bir enerjisi var ve bu enerjiler birbirlerini etkiliyorlar. Birbirlerine karşı bir kuvvet oluşturuyorlar, itme ve çekme, deniyor ki kütlesi veya enerjisi yüksek olan cisim diğerini çekme eğiliminde. Yani dünya güneşin etrafında dönüyor çünkü Güneş'in enerjisi çok fazla ve bunun için dünya belirli bir hızda dönmek mecburiyetinde. Bu hız bize göre çok ama çok yüksek. Aynı insandaki gibi, bir ortamdasınız, bir topluluk var, hemen fark edersiniz ki insanlar bir kişinin etrafında toplanmış onu dinliyorlar, o kişinin enerjisi yüksek çünkü insanlar düşük enerjili kişilerin yanında çok durmak istemezler veya onlarla çok zaman geçirmek istemezler, doğal halleri böyledir.

Peki Dünya Güneş'in etrafında dönerken, başka gezegenler de başka yıldızların etrafında dönüyor, örneğin karadeliğin etrafında dönen bir gezegen gibi; Interstellar filminde olduğu gibi.

Neden o gezegende geçen bir dakika dünyadaki 1 güne eşitti, gerçek rakamlar olmayabilir sadece örnek olarak bu sayılar. Bunun mantığı neydi? Biliyoruz ki karadelikler yıldızları dahi yutabilirler, ve karadeliklerin enerjisi güneşten bile belki binlerce kat daha fazla. Yani Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi için gerekli hızdan binlerce kat daha fazla hıza sahip olmalı o küçük gezegen. Yani bir saniyede kat ettiği yol çok ama çok daha fazla. Peki örnek verelim ki ben Ankara'dan İstanbul'a uçakla 1 saatte gideyim ama araba hızlı tren ile de 4.5 saatte gidebileyim, uçakla gittiğim durumda geri kalan 3.5 saatte yapmam gereken işleri yapabilirim. Peki varsayalım ki ben 1 dakikada gittim İstanbul'a, geri kalan 4.29 saatte geri kalan işlerimi çok hızlı yapıp geri bile dönebilirim ve hala hızlı trenle giden bir kişi yolculukta olacaktır. O kadar hızlı gidiyorum ki, zamanda o kadar hızlı yol alabiliyorum. Birim zamanda yaptığım iş miktarı çok yüksek. Bundan dolayı o küçük gezegende geçirdiğim 1 dakika dünyadaki belki de 1 güne eşit aslında o gezegende o kadar hızlı bir şekilde iş yapıyorum ki, anın içinde bunu fark etmiyorum ama daha yukarı bir pencereden bakarsam bunu görebiliyorum.

Aşağıda ki görsel de enerji seviyelerini daha iyi anlamak için bir açıklama mahiyetinde olabilir.

O zaman, şu anda, güncel olarak yapmamız gereken bellidir. Uykularımızdan, hipnozdan uyanmak mecburiyetindeyiz. Asr-ı Saadet ilim adamları Müslüman dedelerimiz nasıl ki birden fazla alanda ilmin kutbu olmuşlardı, onlar yapabiliyor da bizim neyimiz eksik? Beynimiz sadece çocukluktan beri uyutulma halinde ve bitkisel hayatta yaşıyoruz ve bunun yıkılması lazım. Bunu yapmak zorundayız!

Çağımız maalesef zulmün en yüksek seviyede olduğu, insana değer verilmeyen bir çağ. İmtihanlarımız çok yüksek, görevimiz çok büyük. Taşın altına elimizi koymamalıyız, kolumuzu da koymamalıyız, ve hatta bütün bedenimizi koymalıyız. Zihinsel anlamda devrim yapmak istiyorsak önce kendimize dönüp bakmalıyız, benim durumum, vaziyetim, şahsiyetim nedir, ben kimim, Allah beni neden yaratmış, Allah beni ne kadar çok seviyormuş ki beni muhatap almış kendisine, beni ne kadar çok seviyormuş ki yaratmış.

Bütün izm’lerden kurtulup hepsine savaş açma vaktidir. Yoksa sonumuz daha fazla sefalet ve ruhsuzluk yani mânâdan uzaklaşıp dünyevişleşmenin üst sınırını zorlamaya gidecektir.

Zaman entelektüel olarak atalarımızın seviyesine ulaşıp, onları geçme gayretiyle kavrulmalı…

Zaman gül olmaya niyet edip, olamasak dahi gül bahçesine girmiş bir kişi misali, belki gül kokarız edasıyla niyetlerimizi diri tutma vaktidir. Gül bitkiler arasında frekansı en yüksek olanlardandır, yani enerjisi yüksektir, kendisine çeker.

İnsan olarak Allah'ımız bize Kuran-ı Kerim'de diyor ki "Ey kulum, sınırların şunlar, bunların dışına çıkarsan kabaca hüsrana uğrarsın." Örneğin bu sınırlardan biri boğazından helal lokma geçmesi. Neden peki helal lokma? İnsanın her bir atomu Allah'ı zikreder, mananın peşinden gitmeyen bazı bilim adamları nötronlar sabit, elektronlarda dönüyor derler ve bırakırlar, halbuki evren insan bedeninde bir simülasyon ise, o elektronlar da Allah'ı zikretmek için dönmüyor mudur? O elektronlar Allah'ı zikr ile dönerken, biz yaptığımız bazı seçim ve hareketler ile onların zikir enerjisini kapatırız. Bu da şuna benzer, bir kişiye çok fazla güzel söz söyleyin bir süre sonra enerjisi yükselir, kendisini daha iyi hisseder ama tam tersini de yaparsanız kendisini kötü hissetmeye başlar ve enerjisi, modu düşer. Aynı şey atomlar içinde geçerlidir, biz onları helal yiyeceklerden elde ettiğimiz enerji ile beslemezsek onlar bir süre sonra Allah'ı zikir ile meşgul olmazlar, bunu kümülatif olarak düşünürsek artık psikolojik problemlerimiz başlamıştır ve sürekli kendimizi bıkkın, sıkkın bitmiş hissetmeye başlarız. Ana sebebini kaçırırız tabi, çoğu psikolog da bu olaya bu şekilde yaklaşmaz. Ne kadar gidersek gidelim en sonunda tamam ya oldu diyemeyiz, her zaman içimizde bir şeylerin eksik kaldığını hissederiz. Peki vücudumuzun her bir zerresine o enerjiyi tekrardan nasıl kazandıracağız? Öncelikle, Müslümanca yaşayarak, mevzu sadece yiyip içmek de değil; dinlediğimiz her şey batıdan gelen her müzik, ruhunuzu öldürmek maksadıyla yapılmıştır. Beni rahatlatıyor dediğiniz şeylerin çoğu aslında, ruhunuzdan bir parça götürüyor. İşittiklerimize dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Harama bakmamak mecburiyetindeyiz. Bunun gibi kurallar dikkat edeceğiz ki, zamanımız bereketlensin, beynimizin fonksiyonları açılsın. "Beynimizin %5’ini kullanıyoruz.” söylemi batının dayattığı yaşam tarzından kaynaklanmaktadır, bu yaşam tarzından daha fazlası da beklenemez zaten. Bakın Müslüman ilim adamları, aynı anda 4-5 ilim dalında ilerliyorlardı. Kafalarını dağıtacak, dikkatlerini bozacak şeylerden kaçınıyorlardı. Şu anda maruz kaldığımız dikkat dağıtma aparatları çok daha fazla. Buna karşı kendi içimizde savaşımızı başlatmalıyız. Şimdilik bu kadar yazacaklarım. Eğer okuyorsanız İnşallah fayda sağlayan bir yazı olmuştur. Allah'ıma emanet olasınız. O sizi sevsin ve sizden razı olsun. Zamanınız bereketlensin, menfaatli ilimler öğrenmek nasip olsun. Allah'ım kalbinizi ve beyninizi genişletsin, bereketlendirsin.